Agroekoloji Üzerine Bir Sohbet: Başka Bir Dünya Mümkün

Dünyanın öbür ucundan gıda taşınması ve büyüyen karbon ayak izimiz; yerel türlerin ortadan kalkması ve yerlerini küresel pazarın talepleri doğrultusunda üretilen türlere bırakması; kırsal kesimin her geçen gün toprak ve su gaspına maruz kalarak yoksullaşması ve kente göç etmesi; sadece ihracat için yapılan endüstriyel tarımın yükü altında toprağımızın ve su varlıklarımızın kirlenmesi ve fakirleşmesi;  yoğun otkıran ve böcekkıranlarla kirlenen gıdamız ve bedenlerimiz; artık beslemekten çok hasta eden meyveler, sebzeler ve daha neler neler… Dünya bir gıda krizinin ortasında… Tükettiğimiz gıda maddelerinin su ayakizi, karbon ayakizi kısacası ekolojik ayakizi muazzam boyutlara ulaşıyor. Dünya kirlendikçe insanlık hastalanıyor ve ölüyor. Kendimiz bugün ve yarın sürdürülebilir bir biçimde besleyebilmemiz için tarım, gıda ve tüketim sistemlerinde bir evrime ihtiyacımız var.  

Norwegian University of Life Sciences’tan agroekolojist İdil Akdöş bu evrim sürecinde agroekolojiden faydalanmamız gerektiğini anlatıyor. Moleküler biyoloji ve genetik alanında yapılan lisansın ardından ilaç sanayisinde çalışırken yıllarının bir plazada bilgisayar önünde geçmesine daha fazla dayanamayan İdil Akdöş kendisini mutsuz eden bu işten istifa etti. Onun plazanın devasa soğukluğundan doğanın sıcak kucağına giden kişisel yolculuğu agroekoloji ile başladı ve şekillendi. Gerçek bir gıda ve tarım evrimi için de mevcut sistemden adım adım istifa edip, yaşam pratiklerini tek tek değiştirmek gerekmiyor mu?   

İdil Akdöş agroekolojinin felsefesi, uygulamaları ve doğayla uyumlu sosyal hareketlerini anlatıyor. Başka bir gıda ve tarım, başka bir dünya mümkün! Değişmek ve değiştirmek gerçekten mümkün. Bu sohbeti kaçırmayın...